Yazar: Beste DÖĞER – Adli Psikoloji
“Bir anlatının mağduriyet içermesi, her zaman adaletle örtüşmediği gibi her mağduriyet
anlatısı da gerçeği yansıtmayabilir.”
Güç Dengesinin Değiştiği Yer: Fail mi Mağdur mu?
“Ben aslında mağdurum, sadece kendimi savundum…”
Bu cümle, adli psikoloji alanında suçlunun savunma stratejilerinden sadece biridir. Ancak
bazı bireyler için bu ifade, yalnızca bir savunma değil, bir gerçeklik inşası, hatta
manipülasyon aracıdır. Suçlu ve mağdur rolleri her zaman birbirinden net şekilde ayrılamaz.
Özellikle narsistik ve antisosyal kişilik yapılanmalarında bu sınır daha da bulanıklaşır.
Son yıllarda televizyon dizileri ve dijital platformlardaki içeriklerde – You dizisindeki Joe
Goldberg ya da Monster: The Jeffrey Dahmer Story gibi yapımlarda – failin
mağdurlaştırılması ya da mağdurun failleştirilmesi dikkat çekici bir şekilde işlendi. Aynı
şekilde kamuoyunun dikkatini çeken popüler davalarda da (Johnny Depp–Amber Heard
davası) mağdur-fail rolleri netliğini kaybetmiş, geniş kitleler iki tarafı da zaman zaman
“kurban” olarak görmüştür.
Bu makalede, failin kendisini mağdur olarak sunma eğilimi, geçmiş mağduriyetin suça
gerekçe olarak kullanımı ve suçla mağduriyet arasındaki psikodinamik döngüyü ele
almaktayım.
Narsistik ve Antisosyal Yapılar: Maskelerin Ardındaki Duygular
Narsistik ve antisosyal bireyler, yüzeyde birbirinden farklı gibi görünse de ikisi de
benmerkezcilik, empati yoksunluğu ve manipülasyon eğilimleriyle karakterizedir.
Narsistik birey kırılgan özsaygısını koruyabilmek için öfke patlamaları ve başkalarını
suçlama davranışları gösterebilir.
Antisosyal birey ise toplumsal kuralları ve başkalarının haklarını hiçe sayarak, suçu
stratejik bir araç olarak kullanabilir.
Her iki yapı da mağduriyet kavramını kendi lehine çevirmeye eğilimlidir. Ya geçmiş
mağduriyetlerini bugünkü saldırgan davranışlara gerekçe yapar ya da mevcut bir çatışmada
kendilerini fail değil, “kurban” olarak konumlandırır.
Suçlu-Mağdur Döngüsü: Gerçeklik mi Manipülasyon mu?
Bazı bireyler, özellikle çocuklukta yaşadıkları travmaları yıllar sonra suç davranışlarını
meşrulaştırmak için kullanır. Bu durum, hem psikoterapi süreçlerinde hem adli
değerlendirmelerde dikkatle ele alınmalıdır. Kurgu şu şekilde işler:
- Geçmişte mağduriyet yaşanır
- Bu mağduriyet kimlik haline gelir
- İlişkilerde kendini sürekli değersiz hisseder
- Kontrol ve güç elde etme ihtiyacı gelişir
- Suç davranışıyla bu ihtiyaç tatmin edilir
- Suç, geçmiş mağduriyetle gerekçelendirilir
- Toplumdan yeniden “anlayış” talep edilir
Bu döngüde fail, mağduriyetini hem içsel bir haklılık gerekçesi olarak kullanır, hem de
çevresinden empati ve anlayış talep ederek sorumluluğu minimize etmeye çalışır.
Failin Mağdur Rolüne Geçiş Stratejileri
Yansıtma (projection): Kendi saldırganlığını karşı tarafa yükleyerek onu “fail” ilan
etme.
Tersine suçlama: Özür dilemek yerine, karşı tarafın duygusal tepkilerini “abartı” ya
da “manipülasyon” olarak nitelendirme.
Mağduriyet hikâyesi inşası: “Ben de zamanında çok şiddet gördüm” gibi anlatılarla
suç davranışını normalize etme.
Sessiz manipülasyon: İlgisizlik, empati eksikliği ve mesafe koyma gibi pasif-agresif
davranışlarla karşı tarafı yalnızlaştırma.
Gri Alanlar: Adli Değerlendirmede Zorluklar
Psikolojik değerlendirmelerde bu bireyler sıklıkla yüksek işlevsellik, mantıksal açıklamalar ve
dramatik mağdur anlatılarıyla öne çıkarlar. Ancak:
Geçmiş mağduriyetin varlığı, suçun meşrulaştırıcısı değildir.
Mağduriyet anlatıları, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Empati eksikliği ve hak görme eğilimi birlikte değerlendirilmeli.
Terapötik Süreçte Zorluklar
Bu bireylerle yapılan terapötik çalışmalarda danışan:
Sıklıkla terapisti “taraf olmaya” zorlar.
Kendi eylemlerini minimize ederken çevresindekileri sorumlu ilan eder.
İyileşme hedefinden çok, haklılık arayışına girer.
Bu nedenle terapist, hem empatik kalmalı hem de sınır koyma becerisini korumalıdır. Aksi
halde danışan, terapiyi de kendi hikayesinin meşrulaştırma sahasına dönüştürebilir.
Sonuç: Mağduriyeti Araçsallaştıran Suçluluk
Her mağdur fail değildir. Her failin mağdur geçmişi olması, onu suçtan azade kılmaz. Bu
makale, narsistik ve antisosyal kişilik örüntülerinde suçlunun mağdur rolünü bir güç aracı
olarak nasıl kullandığını anlamayı amaçlamaktadır. Adli süreçlerde, psikolojik değerlendirme
yaparken bu rol geçişlerini dikkatle analiz etmek, adaletin ve etik sorumluluğun temelidir





